Saf (öz) Şiir,Sade Dil ve Heceyle Yazılan Şiir ve Halkın Yaşayışını Manzume Farklılıkları,

Saf (öz) Şiir,Sade Dil ve Heceyle Yazılan Şiir ve Halkın Yaşayışını Manzume Farklılıkları,
Bu yazımızda "Vatan" Şiiri , "Gece" Şiiri ve "Seyfi Baba" manzumesini yapı , tema , ses ve söyleyiş , dil ve anlatım özellikleri bakımından karşılaştıracak , Milli edebiyat dönemindeki bu şiir eğilimlerinin özelliklerini göreceksiniz...

Saf (öz) Şiir,Sade Dil ve Heceyle Yazılan Şiir ve Halkın Yaşayışını Manzume Farklılıkları,

"Vatan" Şiiri , "Gece" Şiiri ve "Seyfi Baba" manzumesini yapı , tema , ses ve söyleyiş , dil ve anlatım özellikleri bakımından karşılaştırılması




Ölçütler
Vatan
Gece
Seyfi Baba
Yapı
Dörtlük nazım birimi,hece ölçüsü

edebiyatfatihi.net
Aruzla yazılmış beş beyitten oluşmuştur.
Şiire ait vezin, kâfiye gibi unsurlarla tahkiyeye ait vak’a, zaman, mekân,
şahıslar kadrosunun olduğu manzume yapısı
Tema
Vatan
Gecenin insan ruhunda yarattığı hareketlilik.
Sosyal sefalet
Ses ve söyleyiş
Hece ölçüsü,sade bir dil ; didaktik ve fikri ögelerin ön planda olduğu bir söyleyiş
Aruz ölçüsü,ses ve müzikaliteye önem veren söyleyiş
Aruz ölçüsü,düz yazıya yaklaşan ahenkli,sanatlı bir söyleyiş…
Dil ve Anlatım
Türkçülük hareketinin etkisiyle sade bir dil ve hece ölçüsü…
Nesir diliyle bağlarını bütünüyle koparmış, söz sanatlarının, devrik ifadelerin, serbest çağrışımların vs. yer aldığı bir çeşitlilik göstermektedir.
Konuşma dilinin,halk söyleyişlerinin yer aldığı aruzla musikinin de sağlandığı yer yer sanatlı bir dil ve anlatım…

b)
Vatan
Sade dil ve hece ölçüsüyle yazılan şiir
Gece
Saf(öz) şiir
Seyfi Baba
Halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler

1. Sade dil ve hece vezniyle yazılan şiirlerde genelde halkın kullandığı yalın bir Türkçe kullanılmış; aruz yerine hece ölçüsü tercih edilmiştir. Konular Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti sanatçıları gibi toplumsallıktan uzak, bireysel, içe dönük konular değildir. Türkçülük ve milliyetçilik fikri şiirlerde geniş biçimde işlenmiş, millî coşkuyu artırıcı şiirler yazılmıştır. İstanbul'daki dar bir kesimin yaşamı yerine Anadolu halkının yaşamı, çektiği sıkıntılar, kısaca millî ve yerli konular işlenmiştir. Sanat için sanat anlayışından uzaklaşmak düşüncesiyle kaleme alınan bu tarz şiirlerde çoğunlukla kuru bir didaktizm göze çarpar. Uyaklar doldurma uyak izlenimi verir. Halk şiirine ilgi duyulmasına karşın kullanılan nazım biçimlerinde çeşitlilik görülür. Üç, dört, beş, altı, yedi dizeden oluşan bentler, Batı kaynaklı sone ve yeni kalıp ve şekiller kullanılmıştır.
Bunların şiir anlayışları şu şekilde özetlenebilir:
* Şiir hece ölçüsüyle yazılmalıdır.
* Şiirlerde millî konular işlenmelidir.
* Dil sade Türkçe olmalıdır, İstanbul Türkçesi esas alınmalıdır.
* Türk Halk edebiyatının nazım biçimlerinden ve türlerinden yararlanılmalıdır.
Verilen şairler (Ali Canip Yöntem, M.Emin Yurdakul, Rıza Tevfik Bölükbaşı) bu anlayışa uygun şiir yazmışlardır.


2b.
Ahmet Haşim ve Yahya Kemal, Yeni Lisancılar olarak bilenen şairlerden ayrı bir yol izler. Hece vezninin yaygın biçimde kullandığı bir dönemde onlar aruzla şiir yazar.
Ahmet Haşim'e göre şiir, nesre çevrilme olanağı bulunmayan nazımdır; şiir musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye yakın, ortalama bir dildir. Fecr-i Âti topluluğundan gelen Ahmet Haşim, "Sembolizm" akımını benimsemiş, "dünyanın şekillerini hayal havuzunun sularında seyrettiğini; onun için, dünyanın taşlarını ve bitkilerini renkli bir akis gibi gördüğünü" belirtmiştir.
Yahya Kemal ise şiirin, nesirden bambaşka bir hüviyette; musikiden başka türlü bir musiki olduğu görüşündedir. Batıda gördüğü"Parnasizm" akımından etkilenmiş ve bu anlayışla, Divan şiiri yolunda klasik şiir denemelerine girişmiştir. Sade dille ve yeni nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerinde de yine biçim kusursuzluğuna, yapmacıksız ve sağlam bir anlatıma önem vermiştir.
c) Mehmet Akil Ersoy, şiiri ve manzumelerinde halkın yaşama tarzı ve değerleri üzerinde durmuştur.
Millî Edebiyat yıllarında Mehmet Akif, daha önce Tevfik Fikret'te gördüğümüz "nazmı nesre yaklaştırma" anlayışını sürdürüp geliştirmiştir. Şiirde Tevfik Fikret'ten devraldığı "gerçekçiliği" geliştirmiş, "hayal île alışverişi olmadığını, her ne demişse görüp de söylediğini, en beğendiği mesleğin hakikat olduğunu" bildirmiştir. Manzumelerinde halkın yaşama biçimini gerçekçi biçimde yansıtmıştır. Mehmet Akif, Halkın yaşamını yansıtmasına karşın, hece ölçüsünü değil, aruz veznini kullanmıştır.
Millî Edebiyat döneminde Edebiyat-ı Cedide zevkini sürdüren sanatçılar da "sanat için sanat" anlayışıyla eser vermeye devam etmiştir. Onlar aruz ölçüsüyle, ağır bir dille, toplumsallıktan uzak, bireysel duyarlıkları yansıtan şiirler yazmışlardır.
Ç) Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.
Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir. Dilde saflaşma düşüncesi, kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.
Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi, bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp müstakil şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.
Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar. İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.
Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler. Kısacası bu şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.
Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır. Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendini hissettirir.
Gizemsellik, simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, mit temalarının yoğunca işlendiği bu şiirler zekâ ve bilincin disipliniyle bütünleştirilerek yazılmıştır.
Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiirin Özellikleri:
  • Milli Edebiyat Döneminin şiir hareketleri bu dönemin oluşmasında etkili olmuştur.
  • Şiir dili her şeyin üzerindedir.
  • Şiir bir biçim (form) sorunudur. Ahenk söyleyiş tarzı, ritim, kafiye ile sağlanır.
  • Amaç iyi ve güzel şiir yazabilmektir.
  • Dilde saflaşma, sadeleşme görülür.
  • Şiir, soylu bir sanat olarak kabul edilir.
  • En değerli şey dizedir.
  • Şairlerin kendilerine özgü bir imge düzenleri vardır.
  • İçsel bir yaklaşımla insan anlatılır.
  • Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederler ve şiirlerini sanat için yazarlar.
  • Şiirler ideolojinin esiri olmamalıdır.
  • Güzel şiir ancak çalışarak elde edilir.
  • Şiir emek işidir.
3) Seyfi Baba manzumesinde toplumsal yoksulluk anlatılmaktadır.Manzumede yaşlılara yardım değeri işlenmektedir.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİRLERİNDE DİL VE TEMA
* * Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir.
Türk şiiri, İslamiyet'in kabulünden sonra Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı olarak iki ana kolda ilerlemiştir. Bu iki şiir anlayışının şiir biçimleri de birbirinden farklıdır. Yenileşme devri edebiyatında Halk şiiri nazım biçimlerini kullanma fikri Tanzimat döneminde dile getirilmiş ancak yaşama geçirilememiştir. Millî Edebiyat dönemi şiirinde Halk edebiyatı şiir biçimlerine yönelinmiş, dörtlüklerle şiirler yazılmış; mani, koşma gibi nazım biçimleri kullanılmıştır. Halk edebiyatı şiir biçimleri üzerinde oynamalar da yapılmıştır. Ancak bu dönemde elbette sadece Halk edebiyatı şiir biçimlerinin kullanıldığını söylemek mümkün değildir.
* * Hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
Şiir tarihimizde İslamiyet öncesi Türk şiirinde hece ölçüsü kullanılmıştır. Daha sonra İslamiyet'in kabulüyle birlikte aruz ölçüsü kullanılmaya başlanmıştır. Ancak hece ölçüsü de tam olarak terk edilmemiş, Halk şiirinde bu ölçü birimi kullanılmıştır. Tanzimat dönemiyle birlikte aydınlar arasında bizim millî ölçü birimizin hece ölçüsü olduğu dillendirilmeye başlanmıştır. Ziya Paşa asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyler. Hatta bu konuda hece vezni ile bir de türkü yazmıştır. Ancak o dönemde hece ile şiir yazma düşüncesi tam olarak yaşama geçirilemez.
Servet-i Fünûn döneminde de hece ölçüsüyle şiir yazmak düşüncesi şairlerce benimsenmez. Gerçi bu dönemde Tevfik Fikret çocuklar için hece ile şiirler yazmış ve bu şiirlerini Şermin adlı kitabında toplamıştır. Ancak bu dönemin genel havasına bakıldığında cılız bir örnektir. Ancak yüzyılın başında Mehmet Emin Yurdakul ile birlikte hece ile şiir yazılması yüksek sesle dile getirilmiştir.Mehmet Emin Yurdakul ile ilk çıkış yapılmış,
Yeni Lisancılar ile bu daha da ileri götürülmüş, Beş Hececi şairlerle birlikte de hece ile yazma tam bir akım hâline gelmiştir
* * Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.

Millî Edebiyat Dönemi şiirinde konu seçiminde yerliliğin esas alındığı görülür. Halkın yaşama biçimi şiirlerde işlenmeye başlanmıştır. Bu yerlilik daha sonra memleketçi bir edebiyatı doğurmuştur.
* * Şiirlerin konuları halkın yaşamından ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçilmiştir.
Millî Edebiyat Dönemi şiirinde şairler konularını seçerken o dönemde halkın yaşadıklarından, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan etkilenmiştir. Millî Edebiyat döneminde Trablusgarp, Çanakkale ve en sonunda Kurtuluş Savaşı olmak üzere büyük savaşlar yaşanmıştır. İmparatorluğun adım adım yıkılışa sürüklendiği bu dönemde yıllar süren savaşlardan bitkin düşmüş bir halk vardır. Şairler vatan savunması için halka moral aşılayan kahramanlık ve yurt sevgisini işleyen coşkun bir lirizmin olduğu şiirler yazmışlardır. Bu dönemde devrin gerçekliği şiire yansımıştır. Bu gerçeklik yalnızca Yeni Lisancılar olarak bilinen şairlerin şiirlerinde değil, halkın yaşama tarzını ve değerlerini yansıtan manzumelerde de karşımıza çıkar.
* * Millî kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir.
Millî Edebiyat akımı şiirlerinde millî kaynaklara yönelme söz konusudur. Konular millî olaylardan ve tarihten seçilmiş; ölçü, nazım şekli vb. konularda millî şiirimiz kabul edilen Halk şiirine yönelinmiştir.
* * Sade bir dille şiirler yazılmıştır
DEVAMI

Yorumlar